işçi avukatı 2025
|

İşçi Avukatı 2025

İçindekiler

İşçi Avukatı

Türk hukukunda avukatlar arasında belirli çizgilerle çizilmiş uzmanlık dalları bulunmamaktadır. Bu nedenledir ki avukatların belli bir konuyu seçip o alanda uzmanlaşması ve yalnızca o alanda çalışmasını zorunlu kılan bir düzenleme de bulunmamaktadır. Bu sebeple bütün avukatlar her konudaki davaya yasal olarak bakabilmek yetkisine sahip olup, duruşmalarını takip edebilmekte ve dilekçelerini yazabilmektedir. Ancak avukatlık mesleğini yerine getirirken bir alanda dosya yoğunluğunun bulunması, o alanda akademik çalışmalar yapmış olması, makaleler kitaplar okuması, mahkeme kararlarını takip etmesi, yani kısaca araştırmalarını belirli bir alanda yoğunlaştırması sebebiyle bazı avukatlar vatandaşlarca o alanın avukatı olarak bilinmektedir.

Yani vatandaşlarca, iş davalarına fazlaca bakanlara işçi avukatı denilebildiği gibi, iş davaları hakkında veya işçiler hakkında yazıları, araştırmaları, konuşmaları olan insanlara da işçi avukatı denilmiştir. Hatta bu alanda yeterli akademik yazılar hazırlayan, mahkeme kararlarını takip eden, kendini iş davalarında yeterli kabul eden bazı avukatlar resmi bir unvan olarak olmasa da kendilerini tanıtırken işçi avukatı olduklarını beyan etmektedirler. Yukarıda izah ettiğimiz üzere her ne kadar işçi avukatı, işveren avukatı gibi ayrımlar mesleğimizde söz konusu olmasa da, bu yazımızda ilgililerin metni daha kolay anlaması ve kavramsal karışıklığın önlenmesi amacıyla, “avukat” genel ifadesi yerine “işçi avukatı” ifadesi kullanılacaktır.

İşçi Avukatı Kimdir?

İşçi avukatı, iş hayatında karşılaşılan pek çok sorun karşısında işçilerin en büyük destekçisidir. İş sözleşmesi, ücret, kıdem tazminatı, işten çıkarma gibi konularda işçinin haklarını korur ve hukuki süreçlerde işçileri temsil eder. İşçi hakları konusunda uzmanlaşmış bir avukat olarak, işçinin haklı olduğu durumlarda işverene karşı dava açabilir ve işçinin hak ettiği tazminatı almasını sağlar.

İşçi avukatı, aynı zamanda işçilere hukuki danışmanlık vererek, çalışma hayatlarının devamında oluşabilecek sorunların önüne geçmeye yardımcı olur. İşçi vekili olarak da bilinen bu avukatlar, işçilerin iş yerinde adil ve eşit koşullarda çalışmasını sağlamak için etkili çözümler üretebilecektir. Özellikle mobbing, ayrımcılık, haksız işten çıkarma gibi durumlarla karşılaşan işçiler, iş hukuku alanında uzman bir işçi avukatından destek alarak haklarını arayabilirler. Bununla birlikte, işçi avukatı, iş kazası veya meslek hastalığı durumlarında işçilere hukuki destek sunarak, hak ettikleri tazminatları almalarına yardımcı olur.

Başka bir deyişle işçi avukatı, iş hukuku alanında uzmanlaşmış ve işçilerin haklarını savunan bir avukattır. Bu isimle anılan avukatlar, işçi-işveren ilişkileri, işçi hakları, iş sözleşmeleri, işten çıkarma süreçleri, kıdem ve ihbar tazminatları, mobbing (iş yerinde psikolojik taciz), fazla mesai, ulusal bayram ve genel tatil (UBGT) alacakları gibi konularda işçilere hukuki danışmanlık sağlar ve dava süreçlerinde onları temsil ederler.

İşçi avukatı olarak anılan kişiler, iş hukuku mevzuatına hakim olup, işçilerin yasal haklarını koruma amacıyla hareket ederler. Eğer bir işçiyseniz ve iş yerinde haksız bir muameleye maruz kaldığınızı düşünüyor ya da haklarınızı almakta zorlanıyorsanız, bir işçi avukatına başvurarak destek alabilirsiniz.

Neden Bir İşçi Avukatına İhtiyaç Duyarız?

İş hukuku oldukça karmaşık bir alandır ve işçilerin bu konuda uzmanlaşması beklenemez. Yani işçiler, çalıştıkları süre boyunca ne gibi hakları olduğunu ve bu haklarını nasıl koruyacaklarını bilemeyebilirler. İşverenler ise genellikle hukuki konularda daha deneyimlidirler. İşverenler ekonomik açıdan da daha güçlü durumda olduklarından bir avukattan sürekli olarak danışmanlık almaları mümkün olduğundan, işçi – işveren konularında daha bilgili olabilmektedirler. Bir işçinin yeterli bilgi birikimi olmaması, iş hukukunun teknik detayları olması, İş Kanunu’nun yanında başka kanunların ve mahkeme kararlarının da bilinmesinin gerekli olması ve daha pek çok sebeple işçiler, işverenleri karşısında güçsüz duruma düşebilmektedir.

Bir işçi tek başına hareket ettiğinde saydığımız bu sebeplerle, kendi hakkını savunmakta yetersiz kalıp, haklarını tamamen kaybetmek durumunda kalabilecektir. Bu nedenle, işçiler haklarını korumak için bir avukata ihtiyaç duyarlar. İşte bu alanda çalışan işçi avukatları, iş davalarında hızlı ve etkin çözümler sunarak işçilerin mağduriyetini en kısa sürede gidermeye çalışır. İşçi avukatı, sahip olduğu bilgi birikimi ve tecrübeyle, işçinin haklarını korumak noktasında etkili ve pratik şekilde hareket ederek, işçinin menfaatine olacak şekilde çözümler üretmek için çalışacaktır.

İşçi Avukatı Seçerken Nelere Dikkat Edilmeli?

Doğru işçi avukatını seçmek, haklarınızı korumak için oldukça önemlidir. İşçi hakları alanında, başka bir deyişle iş hukuku alanında uzman bir avukatı bulmak için dikkat etmeniz gereken bazı noktalar bulunmaktadır. Doğru kişiyle çalışabilmek için kanaatimizce işçilerin dikkat etmesi gereken noktalar şunlardır:

  • Uzmanlık Alanı: Avukatın iş hukuku alanında uzmanlaşmış olması, sizin için en önemli kriterlerden biri olmalıdır. İşçilerin haklarının neler olduğunu iyi bilen bir işçi avukatıyla çalışmak önemlidir. Bu sebeple, işçi hakları ve iş hukuku alanında yazıları, konuşmaları, çalışmaları olup olmadığı araştırılabilecektir.
  • Deneyim: Avukatın daha önce benzer davaları görüp görmediği, başarı oranı gibi faktörler de önemlidir. Avukatın daha önce işçilerin davalarına bakıp bakmadığına, iş hukukunda dava sayısının fazla olup olmadığına, dava yoğunluğunun işçilerin haklarına ilişkin davalarda olup olmadığına dikkat edilmesi gerekmektedir.
  • Referanslar: Avukatın daha önceki müvekkillerinden referans alarak, avukatın çalışma şekli, iletişim becerileri ve başarı oranı hakkında bilgi edinebilirsiniz.
  • İletişim: Avukatınızla etkili bir iletişim kurabilmeniz, süreç boyunca rahat hissetmeniz için önemlidir. Size gerekli durumlarda bilgilendirme yapıp yapmayacağından emin olmaya çalışmanız gerekmektedir. Bir işçi avukatının dava açılması, tanık dinletilmesi, bilirkişi raporunun alınması ve davanın karara çıkması gibi konularda müvekkiline bilgi vermesi önem arz etmektedir.
  • Ücretlendirme: Avukatın ücretlendirme politikası hakkında detaylı bilgi alınması gerekmektedir. Dava açılış masrafları ve süreç içerisinde oluşacak giderler, takip edilen süreçten dolayı ödenmesi gereken vergiler, işçi avukatının alacağı ücret miktarı ve işçiye ödenecek tazminat ve ücretlerin neler olacağı konusunda bilgilendirme talep edebilirsiniz.
  • Güven: Avukatınıza güvenmeniz, hukuki süreç boyunca rahat ve huzurlu olmanızı sağlayacaktır. Kanaatimizce en önemli husus da budur. Bir işçinin kendisine seçtiği işçi avukatı, süreç içerisinde şeffaf, olabildiğince hızlı ve etkili sonuçlar alacak kadar pratik olmalıdır. Bunlar işçinin, avukatına güvenmesini sağlayacak olan şeylerdir.

Kısaca belirtmek gerekirse, bir işçi avukatı seçerken aşağıdaki soruları sorabilirsiniz:

  • Daha önce benzer davalarla ne kadar ilgilendiniz?
  • Başarı oranınız nedir?
  • Davamın süreci ne kadar sürer?
  • Davanın maliyeti nedir?
  • Benimle nasıl iletişim kuracaksınız?
  • Beni düzenli olarak bilgilendirecek misiniz?

Bu bilgiler ışığında, sizin için en uygun işçi avukatını seçebilir ve iş hayatınızdaki sorunlara daha etkili çözümler bulabilirsiniz.

İş Davası Nedir?

İş davası, işçi ile işveren arasında iş sözleşmesinden doğan uyuşmazlıkların mahkemede çözülmesi için açılan dava türüdür. Bu tür davaların açılması için başta İş Kanunu olmak üzere ilgili diğer kanunların iyi bilinmesi gerekmektedir. Bu davalar, iş hukuku alanına girmekte olup, işçinin ya da işverenin yasal haklarının korunması amacıyla açılır. İşçi avukatı hem işçinin hem de işverenin haklarını bilerek hareket edebilmektedir. Bu sebeple işçi avukatı, bir işçinin haklarının korunmasında etkin rol oynayabileceği gibi, işverenin haklarının korunmasında da etkin rol oynayabilmektedir. İş davaları, işçi-işveren ilişkileri ile ilgili çok çeşitli konuları kapsar ve her biri farklı hukuki süreçler gerektirir. İşçi avukatları tarafından takip edilen iş davaları, genellikle şu durumları içerir:

işçi avukatı

Kıdem Tazminatı Davaları

Kıdem tazminatı, belirli koşulları sağlayan işçilere işten ayrılmaları durumunda ödenen bir tazminattır. İşçinin işten çıkarılması veya haklı bir nedenle işten ayrılması durumunda, işverenin bu tazminatı ödemesi gerekmektedir. Kıdem tazminatının ödenmemesi durumunda işçi, bir işçi avukatı vasıtasıyla kıdem tazminatı davası açabilir.

Koşullar:

  • İşçinin en az 1 yıl aynı iş yerinde çalışmış olması.
  • İşçinin işten haklı bir nedenle ayrılmış olması veya işverenin işçiyi haksız yere işten çıkarması.

İhbar Tazminatı Davaları

İhbar tazminatı, iş sözleşmesinin işçi veya işveren tarafından feshedilmesi durumunda, karşı tarafa ihbar süresine uymaması nedeniyle ödenen tazminattır. Bu tazminat genellikle işveren tarafından işçiye ödenir. Ancak şartların oluşması halinde işçi tarafından işverene de ödenmesi gerekebilir. İşveren, işçiyi işten çıkarmadan, belirli bir süre önceden haber vermek zorundadır. Bu sürelere uyulmazsa ihbar tazminatı gündeme gelir. İşçi, ihbar süresine uyulmadan işten çıkarılırsa, bir işçi avukatı vasıtasıyla ihbar tazminatı davası açabilir.

Koşullar:

  • İş sözleşmesinin feshedileceğinin, fesih süresine uygun olarak önceden bildirilmemesi.
  • İhbar tazminatının ödenmemesi.

Fazla Mesai Ücretleri Davaları

İş Kanunu’na ve uygulamalara göre işçilerin genellikle haftalık çalışma süresi 45 saattir. Bu sürenin aşılması durumunda işçiye fazla mesai ücreti ödenmesi gerekir. Fazla mesai yapan bir işçi, bu çalışmalarının karşılığını alamıyorsa, bir işçi avukatı vasıtasıyla fazla mesai ücretleri davası açabilir.

Koşullar:

  • İşçinin, haftalık çalışma süresini aşarak fazla mesai yapmış olması.
  • Fazla mesai ücretinin işveren tarafından ödenmemesi.

İşe İade Davaları

İşe iade davaları, iş sözleşmesinin işveren tarafından geçerli bir sebep olmaksızın feshedildiğini düşünen işçiler tarafından açılır. İşçi, bir işçi avukatı vasıtasıyla açtığı işe iade davasında işine geri dönmeyi talep eder. Eğer mahkeme işçinin lehine karar verirse, işveren işçiyi tekrar işe almak zorunda kalabilir. Eğer işveren işçiyi tekrar işe almazsa, işçiye tazminat ödemesi gerekebilir. İşveren, işçiyi işe geri alsın ya da almasın, her halükarda, işçinin geçersiz bir fesih ile iş sözleşmesini sona erdirdiğinden, işçiye, boşta geçirdiği süre için tazminat ödemek zorunda kalır.

Koşullar:

  • İşçinin en az 30 işçi çalıştıran bir iş yerinde, belirsiz süreli iş sözleşmesi ile çalışıyor olması.
  • İşçinin en az 6 ay kıdeminin bulunması.
  • İş sözleşmesinin işveren tarafından geçerli bir neden olmaksızın feshedilmesi.

Mobbing (Psikolojik Taciz) Davaları

Mobbing, iş yerinde işçiye yönelik sistematik olarak yapılan psikolojik baskı, zorlama ve tacizdir. Mobbing mağduru işçiler, mobbingi yapan kişinin veya baskı oluşturan durumun işveren tarafından engellenmemesi veya bu baskıya işverenin sebep olması durumunda bir işçi avukatı vasıtasıyla tazminat davası açabilirler.

Koşullar:

  • İş yerinde psikolojik tacize uğrama.
  • Mobbing’in işçinin ruhsal ve fiziksel sağlığını olumsuz etkilemesi.

İş Kazası ve Meslek Hastalığı Davaları

İş kazası, iş yerinde veya iş ile ilgili bir faaliyetin yürütülmesi sırasında ortaya çıkan kazalardır. Meslek hastalığı ise, işin niteliğinden dolayı, o işte çalışmış işçide ortaya çıkan hastalıklardır. Bu tür durumlarda işçi, geçirdiği kaza veya hastalık sebebiyle zarara uğradığından, işverenden bir işçi avukatı vasıtasıyla açacağı dava ile maddi ve manevi tazminat talep edebilir.

Koşullar:

  • İş kazasının meydana gelmiş olması.
  • Meslek hastalığının, yapılan işin niteliği gereği ortaya çıkmış olması.

Sendikal Haklara İlişkin Davalar

Sendikal haklar, işçilerin sendikal faaliyetlerde bulunma ve sendika üyesi olma haklarını içerir. İşveren, işçilerin bu haklarını kısıtlayamaz. Sendikal faaliyetler nedeniyle işten çıkarılan ya da baskı gören işçiler, bir işçi avukatı vasıtasıyla sendikal haklara ilişkin dava açabilir ve bunun sonucunda tazminat alabilirler.

Koşullar:

  • İşçinin sendikal faaliyette bulunması veya sendika üyesi olması.
  • İşçinin bu nedenle işten çıkarılması veya baskı görmesi.

Ücret Alacağı Davaları

Ücret alacağı davaları, işçinin hak ettiği ücretin işveren tarafından ödenmemesi durumunda açılır. İşçiler, ödenmeyen maaşları, ikramiyeleri veya diğer haklarını almak için bir işçi avukatı vasıtasıyla bu davaları açabilir.

Koşullar:

  • İşçinin hak ettiği ücretlerin ödenmemesi.
  • Maaş, ikramiye veya diğer ücret alacaklarının işverenden talep edilmesi.

Hizmet Tespiti Davaları

Hizmet tespiti davaları, işçinin sigortasız çalıştırıldığı sürelerin tespit edilerek sigortalı sayılması için açılır. Bu davalar, özellikle işçinin sigorta primlerinin ödenmediği veya eksik ödendiği durumlarda bir işçi avukatı vasıtasıyla açılır.

Koşullar:

  • İşçinin sigortasız çalıştırıldığı sürelerin olması.
  • Sigorta primlerinin eksik yatırılması.

İş Davalarının Süreci

İş davaları, işçinin veya işverenin başvurusu ile iş mahkemelerinde görülür. Davaların süreci genel olarak şu şekildedir:

  1. Arabuluculuk Süreci: 2018 yılından itibaren bazı iş davaları için dava açmadan önce arabuluculuğa başvuru zorunluluğu getirilmiştir. Arabuluculukta taraflar anlaşarak işe iade veya işçinin alacağı tazminat ve ücretlerin ödenmesini sağlayabilirler. Ancak işçi ve işveren bu aşamada anlaşamazsa arabuluculuğa konu edilen husus neyse o konuda dava açılması gerekmektedir. Arabuluculuk aşamasında, anlaşma görüşmelerine katılması için bir işçi avukatıyla anlaşma yapılabilir.
  2. Davanın Açılması: İşçi veya işveren, haklarını savunmak amacıyla iş mahkemesine başvurarak dava açar. Davanın açılması ve dava sürecinin takip edilmesi bir işçi avukatı vasıtası ile yapılırsa hak kayıplarının önüne geçilmesi daha kolay sağlanabilecektir.
  3. Mahkeme Süreci: Mahkeme, işçi ve işverenin sunduğu deliller doğrultusunda davayı inceler ve karar verir. Bu süreçte avukatların bulunması, delillerin değerlendirilmesi ve yeni delillerin dosyaya kazandırılması noktasında önemlidir. Bir işçi avukatı ile bu davaların takip edilmesi bu açıdan önemlidir.
  4. Kararın Uygulanması: Mahkemenin verdiği karar kesinleştiğinde, taraflar bu karara uymak zorundadır. Eğer taraflar karara uymazsa, icra yoluyla kararın uygulanması sağlanabilir.

İş davaları, işçinin veya işverenin haklarının korunması açısından büyük önem taşır. Bu nedenle, tarafların hukuki süreçte uzman bir avukattan, bir işçi avukatından destek alması tavsiye edilir.

İş Hukuku Nedir?

İş hukuku, işçi ile işveren arasındaki ilişkileri düzenleyen, işçi haklarını koruyan ve işçilerin çalışma yaşamına ilişkin kuralları belirleyen bir hukuk dalıdır. Bu hukuk dalı, işçi ve işveren arasındaki hak ve yükümlülükleri tanımlar, iş yerindeki çalışma koşullarını düzenler ve işçi haklarını güvence altına alır. İş hukuku, sosyal adaletin sağlanması, iş yerinde eşitlik ve iş güvenliğinin temin edilmesi gibi amaçlarla geliştirilmiştir. Bir işçi avukatı da bu konularda bilgili olmalıdır.

İş Hukukunun Temel İlkeleri

  1. İşçinin Korunması İlkesi: İş hukuku, ekonomik ve idari açıdan güçsüz olan işçiyi, işveren karşısında daha güçlü kılmak amacıyla çeşitli koruyucu hükümler içerir. Bu ilke, işçilerin haklarının korunması, işten çıkarılma süreçlerinde güvence sağlanması ve çalışma koşullarının iyileştirilmesi gibi konuları kapsar.
  2. Emredici Normlar İlkesi: İş hukukundaki birçok kural, taraflarca değiştirilemeyecek şekilde emredici niteliktedir. Yani, işçi ve işveren arasındaki sözleşmeler, işçi aleyhine olacak şekilde değiştirilemez.
  3. Eşitlik İlkesi: İş yerinde işçilerin cinsiyet, yaş, ırk, din gibi nedenlerle ayrımcılığa uğramaması esastır. Bu ilke, eşit işe eşit ücret gibi uygulamalarla desteklenir.
  4. Sosyal Devlet İlkesi: İş hukuku, sosyal devlet anlayışı çerçevesinde, devletin çalışma hayatını düzenlemesini ve işçilerin haklarını koruyucu tedbirler almasını gerektirir.

İş Hukukunun Kapsamı

İş hukuku, iki ana başlık altında incelenebilir: Bireysel İş Hukuku ve Toplu İş Hukuku.

Bireysel İş Hukuku

Bireysel iş hukuku, tek tek işçi ve işveren arasındaki ilişkileri düzenler. Bireysel iş hukuku kapsamındaki başlıca konular şunlardır:

  • İş Sözleşmesi: İşçi ve işveren arasında kurulan ve tarafların hak ve yükümlülüklerini belirleyen sözleşmedir. İş sözleşmesinin türleri, yapılma şekli, sona erme nedenleri ve sonuçları bu alanın başlıca konularıdır.
  • Çalışma Koşulları: İşçinin çalışma saatleri, ücret, yıllık izin, fazla mesai, dinlenme süreleri gibi konuları düzenler.
  • İşçi Hakları: İşten çıkarılma süreçlerinde işçinin hakları, kıdem ve ihbar tazminatları, işçi sağlığı ve güvenliği gibi konuları kapsar.
  • İş Güvenliği ve Sağlığı: İş yerinde işçinin sağlığının korunması, iş kazalarının önlenmesi ve iş güvenliği tedbirlerinin alınması ile ilgili düzenlemeleri içerir.

Toplu İş Hukuku

Toplu iş hukuku, işçi sendikaları, toplu iş sözleşmeleri ve grev hakkı gibi konuları düzenler. Bu alan, işçi toplulukları ile işverenler arasındaki ilişkileri konu alır ve şu başlıkları içerir:

  • Sendikalar: İşçilerin sendikalar kurması, sendikaya üye olması ve sendika faaliyetlerinde bulunması toplu iş hukukunun önemli bir parçasıdır.
  • Toplu İş Sözleşmesi: İşçi sendikaları ile işverenler veya işveren sendikaları arasında yapılan ve işçilerin toplu olarak çalışma koşullarını düzenleyen sözleşmelerdir.
  • Grev ve Lokavt: İşçilerin toplu olarak iş bırakma eylemi olan grev ve işverenin işçileri topluca işten uzaklaştırması olan lokavt, toplu iş hukukunun konularının arasına girer.

İş Hukukunun Kaynakları

İş hukuku, çeşitli yasal düzenlemelerden ve uluslararası sözleşmelerden beslenir. İşçilerin hakları, görev ve sorumlulukları ve işverenin hakları, görev ve sorumlulukları bu kaynaklara göre tespit edilir. Başlıca kaynaklar şunlardır:

  • Anayasa: İşçilerin çalışma hakkı, sendika kurma hakkı gibi temel hakları Anayasa ile güvence altına alınmıştır.
  • İş Kanunu: Türkiye’de iş hukuku alanındaki en temel yasal düzenleme olan İş Kanunu, işçi-işveren ilişkilerini ayrıntılı olarak düzenler.
  • Uluslararası Sözleşmeler: Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) tarafından kabul edilen sözleşmeler ve Avrupa Birliği normları da iş hukukunun önemli kaynakları arasında yer alır.
  • Yargı Kararları: Yargıtay ve diğer mahkemelerin kararları, iş hukuku alanında içtihat oluşturur ve hukukun uygulanmasında önemli bir rol oynar.

İş Hukukunun Önemi

İş hukuku, hem işçilerin hem de işverenlerin haklarını korumayı amaçlar. İşçilerin daha insani çalışma koşullarında çalışmasını sağlar, işverenlerin de yasal sorumluluklarını yerine getirmelerine yardımcı olur. Sosyal adaletin sağlanması ve ekonomik dengenin korunması açısından büyük bir öneme sahiptir. Bu nedenle, iş hukuku alanında uzmanlaşmış avukatlar ve danışmanlar, halk arasındaki tabiriyle işçi avukatları, hem işçi hem de işverenlerin yasal haklarını savunmak ve hukuki süreçlerde onlara rehberlik etmek açısından önemli bir rol oynar.

Kimler İşçi Statüsündedir?

İşçi statüsü, bir kişinin 4857 sayılı İş Kanunu’na göre belirli koşulları sağlaması halinde kazandığı hukuki bir statüdür. Bir kişinin işçi olarak kabul edilmesi, onun iş hukuku kapsamında belirli haklardan yararlanmasını sağlar. İşçi statüsünde olan kişiler, işverenle aralarındaki iş ilişkisine dayanarak çeşitli hak ve yükümlülüklere sahip olurlar. İşçi statüsünde olanların kimler olduğunu gösteren bazı ölçütler de bulunmaktadır.

Belirli Bir İşverene Bağlı Olarak Çalışanlar

İşçi statüsünde olmanın temel koşulu, bir işverenin emir ve talimatları altında, onun denetiminde ve gözetiminde çalışmaktır. İşçi, işverenin belirlediği iş yerinde, belirli bir ücret karşılığında çalışır. İşçi ile işveren arasında iş sözleşmesi adı verilen hukuki bir ilişki bulunur. Bu sözleşme yazılı olabileceği gibi, bazı durumlarda sözlü de olabilir. Yani iş sözleşmesinin bir kağıt üzerine yazılı olmaksızın, işveren ile işçinin sözlü olarak anlaşması sonucu kurulması da mümkündür.

Ücret Karşılığı Çalışanlar

İşçi statüsünde olan kişilerin bir diğer temel özelliği, emeklerini ücret karşılığında sunmalarıdır. Ücret, işçinin yaptığı iş karşılığında işveren tarafından kendisine ödenen bedeldir. Ücretin belirli bir zaman diliminde, düzenli olarak ödenmesi esastır. Ücret, sadece maaş değil, prim, ikramiye, fazla mesai ödemesi gibi çeşitli ödemeleri de kapsayabilir.

İş Sözleşmesi ile Çalışanlar

İşçi statüsünde olan kişiler, işverenle aralarında bir iş sözleşmesi bulunan kişilerdir. İş sözleşmesi, işçinin bir işverene bağımlı olarak belirli bir iş yapmayı taahhüt ettiği ve bunun karşılığında işverenin de ücret ödemeyi kabul ettiği bir anlaşmadır. İş sözleşmeleri şu şekilde olabilir:

  • Belirli Süreli İş Sözleşmesi: İşçinin belirli bir süre için işe alındığı ve bu sürenin sonunda iş ilişkisinin sona erdiği sözleşme türüdür.
  • Belirsiz Süreli İş Sözleşmesi: İşçinin belirli bir süre belirtilmeden işe alındığı, işin süresiz devam ettiği sözleşme türüdür.
  • Kısmi Süreli (Part-time) İş Sözleşmesi: İşçinin haftalık normal çalışma süresinden daha az çalıştığı sözleşmedir.
  • Tam Süreli İş Sözleşmesi: İşçinin haftalık normal çalışma süresine uygun olarak çalıştığı sözleşme türüdür.

Bağımlı Çalışanlar

İşçi statüsündeki kişiler, işverene bağımlı olarak çalışırlar. Bağımlılık, işverenin işin nasıl yapılacağı konusunda emir ve talimat verme yetkisine sahip olması anlamına gelir. İşçi, işin yapılış şekli, süresi, yeri gibi konularda işverenin yönlendirmelerine uymak zorundadır.

Kamu veya Özel Sektörde Çalışanlar

İşçi statüsündeki kişiler hem kamu sektöründe hem de özel sektörde çalışabilirler. Kamu sektöründe çalışan işçiler, belediyeler, kamu iktisadi teşebbüsleri gibi kamuya ait kuruluşlarda çalışırken, özel sektörde çalışan işçiler özel şirketlerde veya işletmelerde çalışır.

İşçi Statüsünde Olmayanlar

İşçi statüsünde olmayan kişiler ise genellikle şu şekildedir:

  • İşverenler: İşçileri çalıştıran, iş yerinin sahibi veya yöneticisi olan kişiler işçi statüsünde değildir.
  • Çıraklar: Meslek öğrenmek amacıyla bir iş yerinde eğitim gören ve iş güvencesi olmayan kişiler.
  • Stajyerler: Eğitimlerinin bir parçası olarak belirli bir süre iş yerinde deneyim kazanan öğrenciler, genellikle işçi statüsünde kabul edilmez.
  • Bağımsız Çalışanlar (Serbest Meslek Erbabı) (Freelancerlar): Belirli bir işverene bağımlı olmadan, kendi hesabına çalışan kişiler işçi statüsünde değildir.
  • Memurlar ve Diğer Kamu Görevlileri: 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’na tabi olan kamu çalışanları, işçi statüsünde değil, memur statüsündedirler.

İşçi Statüsünün Sağladığı Haklar

İşçi statüsünde olan kişiler, İş Kanunu kapsamında şu haklardan yararlanır:

  • Kıdem ve İhbar Tazminatı: İşten çıkarılma veya haklı nedenle işten ayrılma durumunda tazminat talep etme hakkı.
  • Fazla Mesai Ücreti: Normal çalışma saatlerinin dışında yapılan çalışmalar için ek ücret alma hakkı.
  • Yıllık Ücretli İzin: Belirli bir süre çalışmış olan işçilerin, yıllık ücretli izin hakkı bulunmaktadır. Yani işçi bir yılın içinde hak ettiği gün sayısı kadar tatil yapar fakat bu tatil günlerinde de çalışmış gibi maaş alabilir.
  • Hafta Tatili ve Resmi Tatillerde Çalışmama Hakkı: Haftalık çalışma saatini tamamlayan işçilerin hafta tatili ve resmi tatillerde dinlenme hakkı bulunmaktadır. Bu zamanlarda bir işçinin dinlenmek yerine çalışması halinde, işçiye normal günlük ücretinden fazla bir ücret ödenmesi gerekir.
  • Sendikalaşma ve Toplu Sözleşme Hakkı: İşçilerin sendikalara üye olma ve toplu sözleşme yapma hakkı.
  • İş Güvenliği ve Sağlığı: İş yerinde güvenli bir çalışma ortamının sağlanması ve iş kazalarına karşı korunma hakkı.

İşçi statüsü, bir çalışanın İş Kanunu’ndan doğan tüm hakları kullanabilmesi ve iş yerinde yasal korumadan yararlanabilmesi açısından büyük öneme sahiptir. Bu nedenle, bir kişinin işçi olup olmadığının doğru şekilde tespit edilmesi, hem işçi hem de işveren açısından hayati bir konudur. Bu konuda etkili ve doğru bilgi almak isteyenlerin bir işçi avukatı ile iletişime geçmesi doğru olacaktır.

işçi avukatı

İş Davaları Ne Kadar Sürer?

İş davalarının süresi, dava türüne, mahkemenin iş yüküne, delillerin toplanmasına ve diğer hukuki süreçlere bağlı olarak değişkenlik gösterir. Ancak genel bir değerlendirme yaparak iş davalarının ortalama süresi hakkında bilgi verebiliriz.

Arabuluculuk Süreci

2018 yılından itibaren, bazı iş davaları için arabuluculuk süreci zorunlu hale getirilmiştir. Arabuluculuk, dava açılmadan önce tarafların anlaşmazlığı çözmek için bir arabulucu aracılığıyla görüşmeler yaptığı süreçtir. Bu süreç, genellikle 2 hafta ile 1 ay arasında sürer. Taraflar arabuluculukta anlaşamazsa, dava süreci başlar.

Dava Süreci

Dava süreci, arabuluculuk anlaşmazlıkla sonuçlandığında veya arabuluculuğun zorunlu olmadığı durumlarda doğrudan başlar. İş davalarının mahkemede sonuçlanması genellikle şu aşamalardan geçer:

  • Davanın Açılması: İş mahkemesinde dava dilekçesinin sunulmasıyla süreç başlar. Dava dilekçesinin işverene tebliğ edilmesi ve işverenin cevap vermesi süreci birkaç hafta sürebilir.
  • Delillerin Toplanması: Taraflar delillerini sunar ve mahkeme gerekli görürse tanıkları dinler. Bu süreç, delillerin karmaşıklığına ve tanık sayısına bağlı olarak birkaç ay sürebilir.
  • İlk Derece Mahkemesi Kararı: İlk derece mahkemesinde (yani iş mahkemesinde) görülen davalar, genellikle 6 ay ile 1,5 yıl arasında sonuçlanır. Ancak, mahkemenin iş yükü fazla ise bu süre uzayabilir.

İstinaf (Bölge Adliye Mahkemesi) Süreci

Taraflar, ilk derece mahkemesinin kararını beğenmezlerse, istinaf yoluna başvurabilirler. İstinaf mahkemesi, ilk derece mahkemesinin kararını inceleyerek onaylayabilir, bozabilir veya yeniden karar verebilir. İstinaf süreci genellikle 6 ay ile 2 yıl arasında sürer.

Temyiz (Yargıtay) Süreci

İstinaf mahkemesi kararının taraflarca doğru olmadığı düşünülmesi halinde, taraflar İstinaf mahkemesinin verdiği karara karşı, Yargıtay’a başvurarak temyiz talebinde bulunabilirler. Temyiz süreci, Yargıtay’ın iş yüküne bağlı olarak 1 ila 3 yıl arasında sürebilir. Yargıtay, yerel mahkeme kararını onaylayabilir, bozabilir veya davayı yeniden görmesi için dava hakkında ilk kararı veren mahkemeye geri gönderebilir.

Toplam Süre

İş davalarının ilk derece mahkemesinden başlayıp Yargıtay’da sonuçlanmasına kadar geçen toplam süre, ortalama olarak 1,5 yıl ile 4 yıl arasında değişebilir. Ancak, davanın karmaşıklığı, delillerin toplanma süreci ve mahkemelerin iş yükü gibi faktörler bu süreyi kısaltabilir veya uzatabilir.

Dava Süresini Kısaltmanın Yolları

  • Arabuluculukta Anlaşma: Dava açılmadan önce arabuluculuk sürecinde anlaşmaya varmak, davanın hızlı bir şekilde sonuçlanmasını sağlar. Bu şekilde işçiler alacaklarına çabucak kavuşmuş olur.
  • Delillerin Hazırlanması: Tarafların delillerini eksiksiz ve hızlı bir şekilde sunması, dava sürecini hızlandırabilir. Bunun için bir işçi avukatı ile çalışmak önemlidir. Bir işçi avukatı, müvekkili olan işçiyi gerekli hazırlıkların hızlıca yapılması için yönlendirmelidir. Bu aşamada, avukat ile işçinin iletişimi, sürecin hızlanması veya yavaşlaması için etkili olduğundan çok önemlidir.
  • Hukuki Destek: Uzman bir işçi avukatı ile çalışmak, dava sürecinin daha etkin ve hızlı ilerlemesine yardımcı olabilir.

İş davalarının süresi, mahkeme süreçlerinin doğası gereği uzun olabilse de, arabuluculuk, delillerin hızlıca toplanması ve etkili bir hukuki destek ile bu süreç kısaltılabilmektedir. Bunun için iş hukukunda uzmanlaş avukatlarla, halk arasındaki tabiriyle işçi avukatlarıyla çalışmak faydalı olacaktır.

İş Davalarında Görevli ve Yetkili Mahkeme Neresidir?

İş davalarında görevli ve yetkili mahkeme, işçinin haklarını korumak amacıyla belirli kurallar çerçevesinde tayin edilmiştir. Bu mahkemeler, işçi ile işveren arasında doğabilecek uyuşmazlıkların çözümünde yetkilidir.

Görevli Mahkeme

İş davalarında görevli mahkeme, iş mahkemeleridir. İş Mahkemeleri, işçi ile işveren arasında çıkan uyuşmazlıkları çözmek için özel olarak kurulmuş mahkemelerdir. Türkiye’de iş mahkemeleri, 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu ile düzenlenmiştir. İş mahkemeleri, iş kanununa ve işçi-işveren ilişkilerine dair her türlü uyuşmazlığı çözmekle görevlidir.

Eğer bir yerde iş mahkemesi yoksa, bu tür davalara bakmakla görevli mahkeme, asliye hukuk mahkemeleri olur. Bu durumda, asliye hukuk mahkemesi, iş mahkemesi sıfatıyla davaya bakar.

Yetkili Mahkeme

İş davalarında yetkili mahkeme, genellikle davalının (işverenin) yerleşim yeri İş Mahkemesi ya da işin yapıldığı yer İş Mahkemesidir. Ancak işçinin lehine olacak şekilde düzenlenmiş bazı kurallar vardır. Bu kapsamda işin fiilen yapıldığı yer mahkemesi de yetkilidir. İşçinin çalıştığı yer, bu kapsamda yetkili mahkeme olarak kabul edilebilecektir.

Yetki Sözleşmesi

Taraflar arasında bir yetki sözleşmesi yapılmışsa, dava, bu sözleşmeye uygun olarak belirlenen mahkemede de açılabilir. Ancak genel olarak işveren karşısında zayıf kalan işçi lehine olan bu yetkili mahkemenin belirlenmesi hususu, genellikle işçiyi koruyacak şekilde düzenlenmemiş olan yetki sözleşmeleri ile ihlal edilmeye çalışılmaktadır. Böyle durumlarda yapılan yetki sözleşmesi ve işverenin bu konuda işçiyi zorlaması geçersiz sayılabilir.

Sonuç olarak, iş davalarında görevli mahkeme iş mahkemeleridir ve yetkili mahkeme genellikle işverenin yerleşim yeri veya işin yapıldığı yer mahkemesi olarak belirlenir. İşçi lehine olan bu kurallar, işçinin adil bir yargı süreci geçirmesini sağlamayı amaçlar. Uzman bir işçi avukatıyla çalışmak, davanın doğru açılmasını sağlayarak hak kayıplarını engelleyecektir.

İş Davalarında Mahkeme Masrafları Ne Kadardır?

İş davalarında mahkeme masrafları, dava türüne, davanın kapsamına ve yargılama sürecine göre değişkenlik gösterir. Mahkeme masrafları genel olarak dava harçları, bilirkişi ücretleri, tanık ve tebligat giderleri gibi çeşitli kalemlerden oluşur. Genel olarak mahkeme masrafları şu kalemlerden oluşur:

Dava Harçları

Dava harçları, iş mahkemesine dava açarken ödenmesi gereken zorunlu masraflardır. Dava harçları genellikle şu şekilde sınıflandırılır:

  • Başvuru Harcı: Dava açıldığında ödenmesi gereken ilk harçtır. 2024 yılı itibarıyla bu harç genellikle 427TL’dir
  • Peşin Harç: Davanın niteliğine göre dava değeri üzerinden belirlenen bir harçtır. İş davalarında genellikle bu harç, dava konusu tazminat veya alacak miktarına göre nisbi olarak hesaplanır. Ancak karar ve ilam harcının 1/4ü olarak başlangıçta alınan peşin harç, her halükarda 100TL’den az olamaz.
  • Karar ve İlam Harcı: Dava sonuçlandığında, mahkeme kararı ile birlikte ödenmesi gereken harçtır. Bu harç da dava konusu miktar üzerinden belirlenir. Dava konusunun binde 68,31i nisbi harç olarak alınır. Dava konusu miktarın çok düşük olması veya maktu harca tabi davalarda ise bu harç 427TL’dir.

Bilirkişi Ücretleri

İş davalarında, özellikle hesaplamalar gerektiren kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, fazla mesai alacakları gibi durumlarda mahkeme, bilirkişi incelemesi yapılmasını isteyebilir. Bilirkişi ücreti, genellikle 3500 TL civarındadır. Bilirkişi ücretleri davanın kapsamına ve bilirkişinin uzmanlık alanına göre değişebilecek olup, mahkeme hakimince miktarı belirlenmektedir.

Tanık Ücretleri

Tanıkların mahkemeye çağrılması ve dinlenmesi için ödenmesi gereken giderlerdir. Bu masraflar, tanığın ulaşım ve diğer giderlerini karşılamak amacıyla ödenir ve genellikle davayı kaybeden taraf tarafından karşılanır. Ancak yargılama sırasında tanık göstermek isteyen kişi, tanık göstereceği kişi başına bu ücretleri ödemek zorunda kalabilir. Bu ücretler ise 100TL civarındadır.

Tebligat ve Posta Giderleri

Mahkeme sürecinde yapılan tebligatlar, posta yoluyla gönderilen belgeler için harcanan ücretlerdir. Dava süresince dava dilekçesi, cevap dilekçeleri, bilirkişi raporları, bilirkişi raporuna itirazlar ve bunun gibi önemli işler taraflara tebliğ olacağından tebligat ve posta giderleri için davayı açan taraftan, davanın açılması aşamasında 1000TL civarında tebligat ücreti alınmaktadır.

Vekalet Ücreti

İş davalarında davanın bir avukat aracılığıyla yürütülmesi halinde, avukatlık ücreti de mahkeme masrafları arasında sayılır. Ancak bu masraf davayı açan için ilk aşamada mevcut değildir. Davayı kaybeden taraf, karar tarihinde avukatlık asgari ücret tarifesinde iş mahkemeleri için belirlenen en düşük avukatlık ücretini ödemek zorunda kalacaktır. Bu ücret ise bu yıl için 30.000TL’dir.

İstinaf ve Temyiz Masrafları

Davada istinaf veya temyiz yoluna başvurulursa, bu aşamalar için ek harç ve masraflar ödenmesi gerekecektir. Bu harçlar, ilk derece mahkemesindeki dava masraflarına benzer şekilde hesaplanır.

Toplam Masraflar

Dava türüne ve sürecine bağlı olarak, iş mahkemelerinde açılacak davalarda başlangıçta davayı açan tarafça 3500TL civarında mahkeme masrafı ödenmesi gerekmekte olup, bu miktar dava konusu miktara göre artabilecektir. İlk derece mahkemesi aşamasında bilirkişiye başvurulması ve tanık gösterilmesi durumlarında ödenecek miktar toplam 8000 TL’yi bulabilecektir. Bununla birlikte davanın kazanılması halinde, davayı açan tarafça yapılan masraflar, karşı taraftan tahsil edilebilecektir.

Adli Yardım ve Masrafların Karşılanması

Eğer dava açacak kişi ekonomik durumunun yetersiz olduğunu kanıtlayabilirse, adli yardım talebinde bulunabilir. Adli yardım talebi kabul edildiği takdirde, dava masraflarından muaf tutulabilir veya masraflar devlet tarafından karşılanabilir.

İş davalarında mahkeme masrafları, davanın karmaşıklığına ve süresine göre değişiklik gösterse de, bu masraflar genellikle dava sonucunda kaybeden tarafça karşılanır. Bu nedenle, dava açmadan önce bir avukatla masraflar konusunda ayrıntılı bir değerlendirme yapmanız yararlı olacaktır. Alanında uzman işçi avukatları, sürekli olarak bu alanda dava takip ettikleri ve ilgili araştırmaları yaptıklarından, dava masrafları konusunda gerekli bilgilendirmeleri doğru bir şekilde yapabilecektir.

İş Davalarında Avukatlık Ücreti Ne Kadardır?

İş davalarında avukatlık ücreti, birçok faktöre bağlı olarak değişiklik gösterir. Ücretler, davanın türü, avukatın tecrübesi, davanın karmaşıklığı, talep edilen tazminat miktarı ve davanın hangi aşamada olduğuna göre belirlenir.

Avukatlık Ücret Tarifesi

Her yıl Türkiye Barolar Birliği tarafından belirlenen Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi, avukatların alabilecekleri en düşük ücretleri belirler. Bu tarife, iş davalarında da uygulanır. 2024 yılı için belirlenen avukatlık ücret tarifesine göre, bir iş davasını takip eden işçi avukatının alacağı avukatlık ücretleri şu şekilde olabilir:

  • Dava Başına Ücret: Basit iş davalarında, avukatın alabileceği asgari ücret genellikle 30.000TL’den başlar.
  • Dava Değeri Üzerinden Ücret: Tazminat, alacak veya benzeri taleplerle açılan iş davalarında, avukatlar genellikle dava değeri üzerinden bir yüzdelik oran talep ederler. Bu oran, genellikle %10 ile %25 arasında değişir. Örneğin, dava konusu 100.000 TL ise avukatlık ücreti 10.000 TL ile 25.000 TL arasında olabilir.

Sözleşmede Belirlenen Avukatlık Ücreti

Avukatlar, müvekkilleriyle bir avukatlık sözleşmesi yaparak belirli bir ücret üzerinde anlaşabilirler. Bu sözleşmede, taraflar aralarında avukatlık ücretini belirler. İşçi avukatı ile işçi arasında belirlenecek bu ücret, sabit bir tutar ya da dava sonucunda elde edilen kazanç üzerinden bir yüzdelik pay şeklinde belirlenebilir. Avukatla yapılan sözleşmede, ödeme şekli ve zamanı da detaylı olarak belirtilir.

Davanın Aşamasına Göre Ücret

Dava açılmadan önce yapılan danışmanlık ve arabuluculuk süreçleri için de avukatlar ücret talep edebilirler. Danışmanlık ücreti genellikle sabit bir ücret olarak belirlenir ve 3500 TL ile 10.000 TL arasında değişebilir. Arabuluculuk sürecinde ise avukat, anlaşma sağlanması halinde, anlaşma miktarı üzerinden belirli bir orana dayalı veya sabit bir ücret talep edebilir.

Adli Yardım

Eğer bir kişi ekonomik olarak zor durumdaysa ve avukat tutma imkanı yoksa, adli yardım talebinde bulunabilir. Adli yardım talebi kabul edilirse, avukatlık ücretleri devlet tarafından karşılanabilir.

Özetle, iş davalarında avukatlık ücreti, davanın türüne, davanın aşamasına, avukatın tecrübesine, davanın süresine ve taraflar arasında yapılan anlaşmaya bağlı olarak değişiklik gösterir. Ücretler genellikle sabit bir tutar ya da dava değeri üzerinden belirli bir yüzde olarak kararlaştırılır. Dava açmadan önce avukatınızla bu konuyu net bir şekilde görüşmek, ileride ortaya çıkabilecek masrafları öngörebilmeniz açısından önemlidir. Bu konuda alanında uzman bir işçi avukatı daha doğru bir bilgi verebilecektir.

Benzer Yazılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir